c021I2. Çene Dolgusu Nedir? Çene Dolgusu, çenede meydana gelen bozukluğun giderilebilmesi için kadınlar ve erkekler tarafından sıklıkla yapılır. Çene estetiğinde çığır açan ve oldukça yüz şekliyle uyumlu olan medikal estetik uygulamasıdır. Yüz anatomisine göre uygunluğu göz önüne alınır ve estetik açıyı bozmadan uygulanmış olur. Yapılan uygulama sonrasında farkı hemen fark etme durumu mümkündür. İdeal çeneye sahip olabilmek ve yapısal bozukluğun giderilmesi için ameliyatsız bir şekilde yapılabilir. Ameliyat gerektirmeden yapıldığı için çene dolgusu rağbet gören medikal uygulamalarda yerini alır. Çenede ciddi sağlık problemleri olması durumunda ve ameliyat gerektiren bir durum söz konusu olmaması durumunda yapılır. Dikiş ve kesi gerektirmeden, çenenin düzelmesine, şekillenmesine, yaşlanmanın önüne geçerek uygulanmış olur. Çene Dolgusu Neden Uygulanır? Çenenin yapısal bozukluk genetik ve çevresel faktörlere bağlı olacak şekilde ortaya çıkabilir. Özellikle çevresel faktörlerden kaynaklı olarak karşımıza çıkma durumu oldukça yüksektir. Alınan darbeler, kazalar veya yüz ile uyumsuzluğu ortaya çıkmasıyla birlikte estetik operasyonla sorun giderilmiş olur. Jawline dolgu; ülkemizde ve dünyada sıklıkla tercih edilen estetik uygulamasıdır. Birçok sorunun giderilmesinde rol aldığı için uzman hekimler tarafında yapılır. Yüzdeki estetik bozukluklar; çene hattında sarkmalar, çene ucunun normaline göre geride olması veyahut geniş olması, düz veya sivri çene ucu, belirsiz çene ve çenedeki gamzelerin çok fazla derinde olması durumunda çene dolgusu yapılmış olur. Çene Dolgusunun Avantajları Nelerdir? Ekonomik açıdan büyük değere sahip, acısız ve kısa süre içinde yapılan estetik uygulamasıdır. Çenede meydana gelen birçok problemin giderilerek, düzeltilmesi sağlanır. Ameliyat gerektirmediği için çenede kesi veya yara izi oluşmaz. İnce uçlu iğnelerle birlikte yapılan işlem olduğundan dolayı büyük avantajları beraberinde getirir. Cerrahi işleme ihtiyaç duyulması için uzun süreli anestezilere ihtiyaç duyulmaz. Böylelikle iyileşme sürecinin de kısa sürdüğünü anlayabiliriz. Yüzdeki simetrik sorunlar giderilir ve daha iyi görüntünün ortaya çıkması hedeflenir. Yüz anatomisine uyumlu olan çene görüntünün, ideal çene olmasıyla birlikte genç görünmeyi elde eder. İşlem yapıldıktan sonra çok hafif şekilde komplikasyonlar görülür. İşlem süresi 15 dakika kadar sürdüğünden dolayı, uygulama sonrasında hasta; sosyal yaşantısına kaldığı yerden devam edebilir. Çene Dolgusuna Neden İhtiyaç Duyarız? Yüz bölgesinde göze hitap eden problemler, kişiyi rahatsız eder ve bu durum öz güven kaybının yaşanmasına neden olur. Öz güven kaybını ortadan kaldırmak ve daha estetik görüntüler elde edebilmek adına Jawline dolgu yapılır. İyi bir çene yapısına sahip olmak, yüz hatlarının doğru ve belirgin bir şekilde görünmesine yardımcı olmak anlamına gelir. Bu yüzden Jawline dolguya ihtiyaç duyulur. Yapılan işlemle beraber sorunlar kısa süre içinde giderilir. Ayrıca yaşlanmanın da önüne geçerek daha genç görüntünün ortaya çıkması sağlanır. Çene Dolgusu ile Hangi Estetik Sorunlar Tedavi Edilir? Çene sorunları birden fazla şekilde karşımıza çıkabilir. Çene hattının belirginleştirilmesi ve daha genç bir yüze sahip olmak içinde uygulanmış olur. Çenedeki sarkık sorunları; erkekleri ve kadınları olduğundan yaşlı gösterebiliyor. Bundan kaynaklı olarak profil görüntünün daha hoş olmasını hedefleyenler için en ideal tercih arasında yerini alır. Çene dolgusu, çene ucunun sivri olması, geride olması, geniş olması veya asimetrik problemlerin ortaya çıkmasında yapılabilir. Bununla birlikte çene hattının kaybetmiş olduğu belirginliği geri kazanmak, sarkık sorunların önüne geçmek ve derin gamzeleri bulunan kişilerde hoş olmayan sorunlar giderilir. Estetik uzmanlar tarafından yapılan bu uygulamada kısa süre içinde tedavi gerçekleştirilir. Çene Dolgusu Ne Kadar Kalıcıdır? Sağlık merkezlerinde gerçekleştirilen estetik uygulamalarının süresi hakkında kesin bilgi verilemez. Çünkü burada çeneye yapılan dolgu uygulamasındaki malzemenin kalitesi değişim gösterebilir. Kaliteli dolgu malzemesi her zaman için uzun vadesini koruyabilecek duruma sahiptir. Kesin bilgi vermeden, ortalama bir değer vermek gerekirse; bunun 6-12 ay arasında olduğu bilinir. Hyalüronik asit vücudumuzda var olduğundan dolayı zamanla azalabiliyor. Fakat kullanılan yağ dolgusu ile birlikte bunun daha uzun olması da sağlanır. 2-3 yıl arasında kalıcılığını koruduğu için tercih edilme oranı oldukça yüksektir. Çene Dolgusu Geri Alınabilir mi? Dolgu malzemelerindeki hyalüronik asit, zaman içinde azalabilir ve yapılan dolgu uygulaması uzun vadeli, geçicidirler. Dolgu tekniklerin hepsi geri alınabilir özelliğe sahiptir. Bu nedenden dolayı güven verici, tedavi yöntemi arasında yer alır. Yapılan dolgu uygulamaların kalıcılık süresi 6-12 ay arasında değişim gösterir. Süreç tamamlandıktan sonra hyalüronik asit, vücut tarafından emilimi sağlanarak ortadan kaybolur. Fakat işlem yapıldıktan sonra yeni değişimi beğenmeyen hastaların talebi üzerine, dolgu geri alınabilir. Daha kısa süre içinde dolgu eritilir ve ortadan kaybolur. Dolgu eritme uygulaması, cilt altına enjekte edilmiş olan maddenin kaybolmasını sağlar. Ameliyat gerektirmeyen bir işlem olduğu için geri alma durumu oldukça kolaydır. Kesi veya yara izi de oluşmadan kısa süre içinde tamamlanır. Çene Dolgu Uygulama Süresi Ne Kadardır? Ameliyat gerektirmemesine rağmen tek seansla birlikte çene dolgusunun uygulanması mümkündür. Uzman hekim tarafından yapılan kontrollerle birlikte ihtiyaç ve sorunlar hakkında detaylı bilgiye sahip olunur. Yapılan uygulama yeterli olmadığı düşünülmesi sonucunda tekrardan ek enjeksiyon işleme ihtiyaç duyulur. Dolgu uygulamaları kısa süre içinde yapılır ve uzun vadelidir. Yaklaşık olarak 40 dakika arasında gerçekleştirilir. İlk 15-20 dakikası; anestezi uygulamasıyla geçerken diğer 15-20 dakikalık süreç; enjekte etmeyle geçer. Malzemenin kalitesine göre kalıcılığın kısa veya uzun sürdüğünü unutmamak gerekir. Çene Dolgu Sonrasında Nelere Dikkat Edilmelidir? Dolgu uygulamasının doğru işlenebilmesi ve etkili sonuç alabilmek için bazı hususlarında göz önünde bulundurulması gerekir. İnce uçlu iğne ile yapılan işlem olduğu için şişlik ve morluk sorunları oluşabilir. Bunlar kısa süreli durumlar olduğu için korkulacak bir durum yoktur. Uzman hekimin tavsiye ettiği ilaçların düzenli olarak kullanılması gerekir. Kesinlikle; kan sulandırıcı ilaçlar kullanmamaya özen gösterilmeli. İşlem sonrasında dolgunun başarılı ve sağlık sonuç vermesi adına, yüze sıcak su değdirilmez. Duş alma, kimyasal ürün kullanma, yüz yıkama ve uzman hekimin önermediği kremleri kullanmaya ara verilmelidir. Yüze su değdirmeyi işlemden sonraki 3-4 saatlik süreçte yapmak uygun görülür. Böylelikle ödem ve hassasiyetin önüne geçerek, kısa süre içinde iyileşme sağlanmış olur. Çene Bölgesinde Gözlemlenen Şekil Bozuklukları Nelerdir? Bazen genetik faktörlerden kaynaklı olarak çenede bozukluk görülebilir. Fakat çevresel faktörlerden kaynaklı olarak bu durum oranda daha yüksektir. Alınan darbelerden kaynaklı olarak, yaşın ilerlemesi veyahut çevresel faktörlerin cildi tahriş etmesiyle birlikte problemler görülür. Ameliyat olmadan kısa süre içinde etkili sonuçlar almak isteyenler, estetik operasyonu geçirir. Çene bölgesinde rastlanan şekil bozukluğu, bazı durumlarda çene kilitlenmeye kadar ilerleyebiliyor. Üst çene ve alt çenenin birbirine bağlanmasında rol alan çene eklemi; zaman içinde bozulabiliyor. Bozulmaların giderilebilir olması ve kişinin öz güvenini arttırabilmeye yardımcı olmak için başvurulan tedavi yöntemlerinde çene dolgusu yerini alıyor. Çene Ucu Dolgusu Eridikten Sonra Çenede Herhangi Bir Problem Yaratır Mı? Dolgu uygulamasında kullanılan dolgu maddesi, normal şartlar altında vücudumuzda var olan ve nem oranını dengeleyen madde bilinir. Hyalüronik asit zamanla vücudumuzda azalış gösterir. Böyle durumlarda cilt elastik yapısını kaybettiğinden dolayı sarkık bir cilt ortay çıkar. Sarkık sorunu, kişinin daha yaşlı görünmesine ve bu sebepten dolayı öz güven kaybının yaşanmasına neden olur. Yapılan uygulama ile birlikte daha öz güvenli görünmeye ve genç görünmeyi sağlar. İşlem yapıldıktan sonra hasta işlemden memnun kalamayabilir. Bundan dolayı hasta isteği üzerine çene dolgusu işlemi geri alınabilir. İşlem geri alındıktan sonra kısa süre içinde dolgu maddesi erir. Eriyen dolgu maddesinin kişiye zarar vermesi veya daha sonrasında bir problem yaşatma durumu yoktur. Güvenle yapılabilir ve ardından geri alınabilir özelliği vardır. Çene Dolgusu Ağrılı mıdır ve İşlem Ne Kadar Sürmektedir? İşlem gerçekleştirilmeden önce hastaya anestezi uygulaması yapılır. Anestezi uygulaması ile birlikte işlemde hastanın acı çekme durumunun önüne geçer. Böylelikle daha kısa süre içinde işlemin gerçekleşmesini sağlarken, hastanın ağrılı işlemlerden geçmesini de önlemiş olur. Cilt altına enjekte edilecek olan dolgu maddesinden önce anestezi kremi mutlaka uygulanmalıdır. Anestezi kremi, işlemin yapılacağı bölgeye sürülür ve yaklaşık olarak 15-20 dakika beklenir. Bekleme sürecinde bölge uyuşmaya başlar. Uyuşma başladıktan sonra ince uçlu iğne yardımıyla dolgu maddesi enjekte edilir. Enjekte süresi de 15-20 dakika arasında değişim gösterebiliyor. Jawline Dolgu ile Genç Bir Yüz Elde Edilir mi? Özellikle yaşın ilerlemesiyle birlikte ciltte sarkık sorunları ortaya çıkar. Sarkık cilt her zaman için yaşlı görünmeye sebebiyet verir. Yaşlılık görüntüsünden kaynaklı olarak kişi kendini değersiz hissetmeye başlar ve öz güven kaybı yaşar. Estetik uygulamalarında yapılan Jawline dolgu ile birlikte bu sorun çözüme kavuşturulur. Kullanılan dolgu malzemesi ile birlikte sarkık sorunları giderilerek daha taze bir cilt ortaya çıkar. Böylelikle daha genç bir yüzün ortaya çıktığını ve sarkık sorunlarının giderildiğinin farkına varmak pek de geç olmayacaktır. Çene Dolgusu için Kaç CC Dolgu Kullanılması Gerekir? Muayene ve değerlendirme yapmadan önce dolgu uygulamaları hakkında kesin bilgi verme durumu yoktur. Çünkü burada hastanın sorunları ve istekleri değişim gösterebilir. Bu yüzden kullanılacak olan dolgu miktarı da değişime uğrayan bir konudur. İşlem öncesinde yapılacak olan ön muayene ile birlikte daha fazla bilgiye sahip olunur. Uzman hekimin yaptığı değerlendirme sonucunda kullanılacak dolgu miktarı kesinleştirilir. Kesinleşen dolgu miktarı, aynı zamanda fiyatın belirlenmesini de sağlayan bir diğer konu arasında yer alır. Çene Dolgusu Yaptıranlar Çoğu kişi, yüz hatlarında meydana gelen problemlerin giderilebilir olması için estetik uygulamalarına başvurur. Estetik uygulamaları günlük yaşamda sıklıkla karşılaştığımız ve etkili yöntemlerdir. Yapılacak uygulama, problemlere göre değişim gösterir. Diğer bir deyişle de Jawline dolgu olarak bilinir. Çene hatlarının daha belirgin ve sivri görünmesini sağlar. İşlem süre gün içinde, ortalama bir saatlik süreç sonunda tamamlanabiliyor. Ardından kişi sosyal yaşantısına kaldığı yerden devam edebiliyor. Geri alınabilir özelliği olduğu için, kişinin isteği üzerine işlem geri alınır. Dolgu eritilerek, çok kısa süre içinde ortadan kalkar. Çene Dolgusu Fiyatları 2022 Dolgu uygulamaları, hastanın sorunlarına cevap verecek miktarda belirlenir. Kullanılan dolgu miktarı fiyatın kesinleştirilmesini sağlar. Yani burada çene dolgusu uygulaması hakkında kesin fiyat bilgisi vermek mümkün değildir. İşlem öncesinde, sağlık merkeziyle iletişime geçerek, detaylı bilgi alınır. Yapılan muayene ile birlikte çene problemi değerlendirmesi yapılarak, uygulama hakkında daha fazla bilgiye sahip olunur. Bu sayede dolgu uygulaması fiyatlandırması güncel ve kesin bir şekilde tarafınıza iletilmiş olur. Alınan fiyat bilgisinden sonra, işleme karar verilebilir. Çene Dolgusu Fiyatları 2022 hakkında bilgi almak için bizlere hemen ulaşabilirsiniz.
Deneyimli alaninda uzman doktorlar ile Yüze Kök Hücre Yag Enjeksiyonu Yüze Kök Hücre Yag Enjeksiyonu Lipocube SVF Stromal Vascular Fraction Son araştırmalar, yağ dokusunun, kemik iliğinden 1000 kat daha fazla kök hücre içerdiğini göstermiştir. Yüze yağ transferi Lipofilling için gereken yağ miktarı 50-100 cc civarındadır. Bu yağ genellikle karın bölgesinden mini yağ alma işlemiyle mini liposuction alınır. Bu yağ dokusu santrifüj edilerek ayrıştırılır ve daha sonra steril koşullarda çok aşamalı bir işlemle kök hücreler hazırlanır. Bu yöntem, kök hücreyle zengin yüksek kaliteli mikro ve nano yağın elde edilmesini ve böylece vücudun kendi yağının yenilenme potansiyelinin daha etkin kullanılmasını sağlar. Kapsamlı bir işlemden sonra, aynı seansta kök hücre açısından da oldukça zengin olan yağ, istenen bölgeye enjekte edilir ve işlem tamamlanır. Bu tedaviyle alt göz bölgesine, yanaklara, kırışıklıklara, dudaklara hacim kazandırılabilir. Tedavi ayrıca yara iyileşme ve büyüme faktörlerini harekete geçirerek uygulanan bölgedeki kök hücrelerin de aktive olmasını destekler ve dokunun yeniden yapılanmasını hızlandırır. Yapılan araştırmalar, normal teknikle yağ enjeksiyonunda yüze enjekte edilen yağın %20-30’unun enjekte edilen bölgede kaldığını, ancak SVF Nano Yağ Enjeksiyonu ile %70-90’a kadar yağın enjekte edilen bölgede kaldığını göstermiştir. Sonuçlar hastadan hastaya değişiklik göstermektedir, ancak SVF yağ enjeksiyonunun kalıcılığının uzun süreli olduğu kanıtlanmıştır. Tedavi lokal anestezi altında komforlu bir şekilde yapılabilmektedir. Vücudun kendi yağı olduğu için intolerans yani alerjik riski minimuma iner. İlk birkaç gün hafif ağrı ve küçük şişlikler oldukça normaldir. Sayfamızı ziyaret ettiginiz icin tesekkür ederiz, memnuniyetiniz bizim için önemlidir. Daha detaylı bilgi için danışmanlarımıza her zaman ulaşabilirsiniz. Güzelliginiz icin Hersey Bosphorus Aesthetics
Blog’umu takip edenler sorunun cevabını bilir, etmeyenler için konu tekrarıyla başlayalım. Neydi yüz estetiğinin 3 temel prensibi?Bütünsellik, bireysellik ve birisi olmadan diğerleri anlamsızdır. Yüz estetiğindeki tüm uygulamalar bu 3 temel ilke ile uyumlu olmalıdır. Bu yazıda “bilimsellik” ilkesine estetiğinde bizim uygulayacağımız sizin de uygulatacağınız tüm tedavilerin “bilimsel” olması “X” tedavi yöntemi keşfedildikten sonra hemen internette pazarlanıp hastalara uygulanmaya başlanamaz, başlanamamalı. Siz bakmayın güzel vatanımızda böyle olduğuna, standartlarınız uluslararası düzeyde tedavinin insanlarda uygun olup olmadığını öncelikle bir bilimsel ve etik kurul inceler. Bu kurullar üniversiteler, sağlık bakanlığı, FDA vb. kuruluşların bünyesinde oluşturulur. Modern çağda bu bir çalışma dizayn edersiniz, bu çalışmaya dahil olan hastalar bu tedavi yönteminin henüz “deneysel” olduğu konusunda bilgilendirilirler. Sonra deneyler başlar, bilimsel yöntemler ile veri toplanır. Bu verilerin objektif olması yani, bireysel beğeni ve kanaatlere değil ölçüme dayalı olması şarttır. Plastik cerrahide bu veriler standardize fotoğraflardan, 3 boyutlu modellemelerden, radyolojik tetkiklerden ve diğer çeşitli araçlardan elde edilebilir. Çalışmanın bitiminde veriler istatistiksel olarak analiz edilir ve sonucun istatistiksel açıdan anlamlı olup olmadığı belirlenir. Klinik olarak gözlemlenebilen farklar çoğu zaman istatistiksel olarak da desteklenirken, sadece istatistiksel minör farklar bazen klinikte bir anlam ifade etmez. Sonra yaptığınız çalışmayı bilimsel kongrelerde sunar ve bilimsel camianın saygın dergilerine yayınlanması için gönderirsiniz. Bu dergilerde 5-6 farklı hakem yazınızı bilimsellik, etik, bilgi birikimine katkı, özgünlük gibi açılardan inceler ve 1 tanesi bile reddederse yazı bilimsel makale olarak yayınlanmaz. Saygın bilimsel dergiler kendilerine gelen yazıların kabaca %10 kadarını yayınlar, diğerlerini ise olarak yayınlanmamış her şey “hikayeden” ibarettir. Bilimsel olarak yayınlanmış her şey de ilerleyen zamanlarda eleştiriye, çürütülmeye kök hücre meselesine…Kök hücre vücuttaki diğer hücre tiplerine dönüşme becerisine sahip olan bir hücre tipidir. Tıbbi olarak kullanımı kanun dışı olan embriyojenik kök hücreler ve tıbbi araştırma safhasında olan mezenkimal kök hücreler olarak iki temel grupta toplayabiliriz. Kök hücreler mesela laboratuar ortamında, kemik, kıkırdak, yağ dokusu, bağ dokusu, damar dokusu gibi çeşitli doku tiplerine dönüşebilir ve hasarlı dokuların tamirine yardım edebilir. Biz klinikte kök hücreleri en sık olarak yağ dokusundan elde ediyoruz. Yağ dokusu liposuction ile alınıyor, özel bir dizi işlemden geçiriliyor ve doku içerisindeki kök hücreler ayrıştırılabiliyor. Hatta bu hücrelerin sayısı kültür ortamında çoğaltılarak arttırılabiliyor. Sonra bu hücreler çeşitli deneysel ve klinik çalışmalarda için önem arz eden kısmı en baştan netleştirelim Yağı aldık, Birkaç bin dolar harcayarak yağın içerisindeki kök hücreleri izole ettik ve hatta hücreleri kültürde çoğalttık, Sonra bu hücreleri taşıyan sıvıyı enjektöre çektik, Sonra yüzünüze enjekte ettik… İşlemin özeti bu. Buraya kadar herşey sonrasında ne oluyor burası bulanık. Bu hücreler hangi şartlarda yüzünüzdeki hangi hücre tipine dönüşecekler, nasıl bir klinik etki olacak, dışarıdan bakılınca gözle görülür bir fark oluşacak mı? Daha genç görünecek misiniz? Ne kadar kök hücre ile ve ne kadarlık bir maliyet ile ortalama ne kadar genç görünebilirsiniz? Görsel bir etki elde edilebildiyse bu kalıcı mıdır? Geçici midir? Tekrarlanmalı mıdır? Nanofat / İzole kök hücre / Kültürde çoğaltılmış kök hücre/ Kök hücreden zenginleştirilmiş yağ greftleri ile elde edebildiğimiz sonuçlar arasında klinik olarak gözlemlenebilen bir fark var mı? Kök hücre uygulamaları yaşlanma sürecini yavaşlatır mı? Geri döndürebilir mi?Bu sorular henüz cevapsız. konu öyle bir medyatize ediliyor ki, hastaların hayal gücü elektrikleniyor. Hele bir de birkaç ünlü kişinin adıyla spekülasyon yapılıysa Zannediyorlar ki çok ileri bir teknoloji, hücreler alınacak, verilecek ve o hücreler sihirli bir biçimde cildi yenileyecek, yaşlanma yavaşlayacak, yüz gençleşecek. Durum böyle gözlemleyebildiğimiz kadarıyla yağ dokusundan elde ettiğimiz kök hücreler, uygulama sonrası 1 yıl içerisinde cilt yüzeyinde “hafif bir kalite artışı” oluşturuyorlar. Cilt yapısında, bağ doku organizasyonunda, pigmentasyonda, yüzeydeki güneş hasarında düzelme oluyor. Bu etkiyi ilk olarak yüze yağ doku transferi yaptığımız hastaların uzun dönem takiplerinde fark ettik. Hastaların yüzünde sadece yağ dokunun transferi ile açıklanamayan bir “deri kalitesinde artış” oluyordu. Sonradan doku seviyesindeki bu iyileşme yağ doku içerisindeki kök hücrelerin varlığı ile acaba yağ doku içerisindeki kök hücre oranı arttırılırsa klinik olarak gözlemlediğimiz etkide bir artış olur mu sorusu ortaya çıktı. Yüz gençleştirme uygulamaları açısından bu sorunun güncel cevabı hayır. Yani birkaç bin dolarlık ek maliyet gerektiren kök hücre izolasyon/zenginleştirme işlemlerinin klinikte gözlemlenebilen bir ek faydası yok. Deneysel çalışmalarda kök hücreden zenginleştirilmiş yağ doku transferlerinde, yağ doku sağ kalım oranının yükseldiği yönünde bilimsel kanıtlar mevcut. Bir yağ doku transferi işleminde verilen yağın %20-30 kadarı kurtuluyorsa, kök hücreden zenginleştirme bu oranı %5-10 kadar literatüre bakıldığında yağ doku olmaksızın tek başına izole kök hücre uygulamasının insan yüzünde gözle görülen bir gençleştirici etkisi olduğunu gösteren hiçbir klinik çalışma var. İnsanda hücre konusunda bir diğer sapkınlık da özünde kök hücre ile hiçbir alakası olmayan işlemleri “kök hücre popülarite dalgası” altında yutturmak. Bunun en sık örneği PRP uygulamasının “kök hücre” diye pazarlanmasıdır. PRP içerisinde kanınızda bulunan pıhtılaşma hücreleri platelet mevcuttur ve bunlar kök hücre diğeri “kök hücre kremleri” bir şarlatanlık. Herhangi bir canlı hücrenin krem yoluyla deri bariyerini geçip vücutta etkin olabilmesi mümkün değildir. İnsanın yaradılışı ile bağdaşmaz. Kremin yemek masanızı delip, yere düşmesi ne kadar imkansız ise bu da o kadar kozmetik amaçlı kişiselleştirilmiş hücre tedavisi olarak FDA tarafından onaylanmış tek tedavi yöntemi “fibroblast kültürü” uygulamasıdır. Bu uygulama bir hücresel tedavi olmakla birlikte bir kök hücre tedavisi değildir. Kulak arkasından deri alınır, bu derideki fibroblast hücreleri ayrıştırılır, 3 ay kültürde çoğaltılır ve yüze enjekte edilir. Etkilidir ama çok pahalıdır. Etki/Fiyat oranı düşük bir hücre izolasyonunu sadece çok özel donanıma sahip fütürist doktorların yaptığı bir bilim kurgu uygulaması gibi plastik cerrah liposuction ile insan vücudundan 100 ml yağ alabilir. Bu yağı bir şirkete veriyorsunuz, size enjektörde kök hücreleri geri veriyorlar, alıp enjekte edeceksiniz bu kadar da basit. Herhangi bir yatırım veya masraf gerektirmiyor. Tüm masraflar hasta tarafından karşılanıyor. Hastanızın sınırsız kaynakları varsa, çok düşünmenize gerek eğer hastanız bu işlem için çok değerli zamanını, emeğini harcayarak biriktirdiği kaynakları kullanacaksa, fiyat/fayda oranını hastanızın lehine düşünmek kendi klinik pratiğimde, kök hücre etkisi istediğim durumlarda “nanofat” işlemini tercih işleminde yağ dokuyu alıp bir filtreden geçiriyorsunuz, bu filtre yağ hücrelerinin %95’ini öldürüyor. Kök hücreler filtrasyona dayanıklı olduğu için kurtuluyor. Sonra bu filtre edilmiş yağı çok ince iğne veya kanüllerle deri/deri altı dokuya uygulayabiliyorsunuz. Yağ hücreleri zaten ölü olduğu için vücut bunları 4-6 hafta içerisinde tamamen temizliyor. Kök hücrelerin, parçalanmış yağ hücrelerinin enkazı arasında “dokuda hasar var” sinyali alıp, rejeneratif potansiyel kazandığı yönünde henüz ispatlanmamış teoriler var. Nanofat uygulamasında kök hücre izolasyonunu laboratuar değil vücudumuz yapıyor. İşlem 5-10 kat daha ucuz. Klinik etki neredeyse uygulamasını, derinin yaralanmaya bağlı hasarlı olduğu durumlarda, ağız ve göz çevresindeki yüzeysel kırışıklıkların tedavisinde, yaşlanmaya bağlı hacim kaybını yavaşlatmak amacıyla var, mucize hücre tedavilerindeki güncel durum konusunda daha detaylı bilgi almak için benimle iletişime geçebilirsiniz. Eğer İngilizceniz yeterli ise Google’da kamuya açık erişimli şu makaleye de göz Role of Stem Cells in Aesthetic Surgery Fact or Fiction? Plastic and Reconstructive Surgery, Ağustos 2014, Adrian Mc Ardle Stanford Üniversitesi, ABDSevgiyle kalın, Güzel kalın
Bişektomi yaptıranlar genel olarak elmacık kemiklerini büyütmek ve yüz hatlarını daha orantılı hale getirmeyi amaçlayan hastalardır. Yüze daha çekici ve orantılı bir görünüm kazandırmak için ağız içerisinden alınan yağ sayesinde, hastanın rahatsız olduğu dolgun yüz görünümü giderilir. İlk başlarda Hollywood yıldızları tarafından çokça tercih edildiği için Hollywood Yanağı olarak da adlandırılan bu işlem elmacık, kemiklerini ortaya çıkararak yüzün daha ince görünmesini sağlayarak ince ve genç bir görünüm sağlar. Bişektomi İşlemini Kimler Yaptırabilir? Yüzünüzün diğer vücut hatlarınızla uyumlu olması size ayrıcalık katacak bir özelliktir. Ergenlik döneminde tatlı bulunan çıkık elmacık kemikleri zamanla iç yağlanmaya dönerek yüzde estetik olmayan bir görünüm oluşturur. Günümüzün güzellik algısına ters düşen yuvarlak, şişman ve kare yüz hatlarına sahip olan kişiler genellikle bu işlemi tercih ediyor. Bişektomi İşlemi Nasıl Yapılır? Yanak küçültme ameliyatı olarak da bilinen bişektomi işleminde o bölgedeki yağlara ulaşmak için yaklaşık 1 santimlik bir kesikler yapılarak yağın yaklaşık %40-50’si alınır. Bu işlemi, yaşı 18’in üzerinde olan ve aşırı zayıflık gibi cerrahi işlemi etkileyecek hastalığı bulunmayan herkes yaptırabilir. Oldukça basit ve ağrısız bir işlem olan bişektomi operasyonu, yaklaşık 45 dakika sürmektedir. Lokal anestezi veya genel anestezi altında yapılabilir. Bişektomi işlemi, yüz hatları belirgin olmayan, yüzü şişman görünen ve kare yüz hatları olan hastalara uygulanır. Bişektomi yaptıranlar içinde en yüksek talep kadınlardan gelmekle birlikte erkek hastalara da uygulanmaktadır. Erkek hastaların kemik ve yağ yapısı farklı olduğu için erkeklere işlem yapıldığında alınan yağ miktarı kadınlardan alınan miktardan daha azdır. Bişektomi Ameliyatı Sonrası Ne Yapmalısınız? Tüm ameliyatlarda olduğu gibi hızlı bir iyileşme süreci için bişektomiden en az bir hafta önce sigara ve alkol tüketimini bırakmanız önerilir. Ayrıca operasyondan önce kan sulandırıcı ilaç kullanmamanız gereklidir. Bunların dışında düzenli olarak aldığınız ilaçlar konusunda ameliyatı yapacak olan doktorunuzu bilgilendirmeniz gerekmektedir. Bişektomi sonrası ağız içinde küçük dikişler olacağından, dikişlere zarar vermemeniz için ilk gün katı yiyecekler yemekten kaçınmanız gereklidir. Bişektomi sonrasında bir süre bandaj kullanmanız gerekecektir. Bu bandaj sayesinde yüzünüzde oluşabilecek morarmalar engellenir. Bişektomi yaptıranlar ameliyatın ilk gününde çiğnemede güçlük çekebilir. Ayrıca ameliyat sonrasında oluşabilecek herhangi bir enfeksiyonu önlemek amacıyla doktorunuz antibiyotik ilaçlar ve ağız bakım ürünleri kullanmanızı önerebilir. Bişektomi İşlemi Sonrası Yemek Yiyebilir Miyim? Çiğnemek ağız içinde bulunan dikişlerinize zarar verecektir ve bu sebeple işlemin yapıldığı ilk gün sıvı ağırlıklı beslendikten sonra ikinci günden itibaren hafif katı yiyeceklere geçip daha sonra tamamen katı yiyeceklerle beslenmeye başlayabilirsiniz. Bişektomi yaptıranlar ameliyattan sonra üç gün ağız gargarası yapmaktan kaçınmalıdır. Bişektomi ameliyatı sonrasında hasta dikişleri neredeyse hiç hissetmez. Oluşabilecek herhangi bir enfeksiyonu önlemek için ağzınızı temizlerken çok dikkatli olmalısınız. Ağzınızdaki dikişler birkaç gün içinde tamamen emilir. Hasta bişektomi işleminin ardından ilk 1 hafta şiddetli hapşırma ve öksürmekten kaçınmalıdır. Yanak küçültme işleminden 2-3 hafta sonra ameliyat bölgesi çevresinde bir miktar ödem ve şişlik olabilir. Bişektomi yaptıranlar ödem ve şişliği en aza indirmek için buz kompresi uygulayarak şişmeyi azaltabilir. Çoğu hasta, ameliyattan hemen sonra sosyal aktivitelerine devam eder ve operasyonun kesin sonuçları en geç üç hafta içinde görünür olur. Bişektomi İşlemi Sonrasında Hastanede Kalmam Gerekir Mi? Bişektomi genellikle tatmin edici sonuçları olan, risksiz, kısa süreli, basit bir işlemdir. Komplikasyon riski çok düşüktür fakat her operasyonda olduğu gibi cerrahın bölgenin anatomisi konusunda oldukça deneyimli olması çok önemlidir. Cerrah doğru noktadan girmezse doku travması, kanama gibi hasarlara neden olabilir. Bu işlem sırasında hastaya genellikle lokal anestezi uygulandığından işlemin yapıldığı gün hasta taburcu edilir. Fakat bişektomi işlemi yapıldıktan 5 gün gün sonrasına kadar hasta ağır kaldırmaktan ve zorlayıcı fiziksel aktivitelerden uzak durmalıdır. Bişektomi yaptıranlar genellikle yanak bölgesindeki yağlar nedeniyle kalın, kare veya yuvarlak yüz hatları olan hastalardır ve herkes bu işlemi rahatlıkla yaptırabilir. Bişektomi, şişman olmamasına rağmen yüzünde şekilsizlikler bulunan hastalara orantılı ve estetik yüz konturları elde etmeleri için de önerilir. Türkiye’de son yıllarda bişektomi yaptıranların sayısı oldukça artarken bu operasyonu yaptırmayı düşünen hastaların 20-25 yaşından büyük olması gerekmektedir. Bunun sebebi yanaklardaki yağ dokusunun bu yaştan itibaren daha kalıcı hale gelmesidir. Bu nedenle ergenlik dönemi tamamlanmadan yanak küçültme ameliyatı düşünülmemelidir. Bişektomi fiyatları ise hastanın durumuna, yapılacak işleme ve doktorun bu alanda edindiği uzmanlığa göre değişmektedir. Bişektomi İşleminin Ardından Yüzde İz Kalır Mı? Bişektomi işlemi yanak içinden yapılır ve bu nedenle hastanın yüzüne dışarıdan bakıldığında herhangi bir iz görünmez. Bişektomi yaptıranlar farklı yüz hatlarına sahip hastalar olduğundan, işlem sonrası hastanın yüzünün ne kadar sürede oturacağı net bir şekilde ifade edilemez. Bişektomi yaptıranlar genellikle yeni bir yüz görünümüne kavuşmayı bekleseler de bu işlem yüzün ovalliğinin giderilmesini sağlar. Bişektomi ne kadar kolay ve basit bir işlem olarak adlandırılsa da, işlem sırasında yüzde bulunan sinirler zarar görerek yüz felci gibi kalıcı hasarlar meydana gelebilir. Bişektomi zararları ise sadece bunlardan ibaret değildir. Uygulamanın yapıldığı ortamda oluşabilecek herhangi bir hijyen sorununda veya doktorunuzun yapacağı bir hatada yüzünüzde kalıcı hasar oluşabilir, dikişleriniz zor iyileşebilir ya da yeniden cerrahi operasyona ihtiyacınız olabilir. Ameliyatsız Bişektomi Görünümüne Kavuşabilir Miyim? Yanak inceltme işlemi için mezoterapi gibi farklı yöntemler de kullanılabilir. Fakat bu işlemlerin hiçbiri bişektomi işlemi kadar kalıcı ve kesin çözüm sunamaz. Bu işlemler ise ameliyata engeli çıkan hastalara uygulanır.
Prp kişiden alınan bir tüp kanın santrifüj işleminden sonra platelet denilen kanın pıhtılaştırıcı hücrelerinin ayrıştırılıp konsantre bir şekilde plazma içinde elde vücudumuzdaki hasar görmüş dokuların onarımı ve de hızla iyileşmesini sağlamak için “büyüme faktörlerini” yapısında bulunduran kan bileşenleridir. Dokularımızda bir hasar oluştuğu anda kanımızdaki plateletler bu bölgede toplanarak hızlı bir onarım sürecine girerler, Prp uygulamanın temel amacı ise bu hedef dokuya kan dolaşımı ile taşınabilecek olandan çok daha fazla sayıda plateleti sağlayabilmektir. Bu sayede hasarlı dokunun onarımı daha hızlı ve daha iyi bir şekilde olur. Çünkü bu yöntem ile elde edilen plateletlerin yoğunluğu kandakinden 2 ila 4 kat % 5 lik üst tabakası ayda bir kendini yenilerken alttaki deri kendini hiç yenilemez ve yaşlanır. Yaşlanan deride lazer, peeling gibi yöntemlerle hafif bir hasar oluşturulur ve bu hasar cildi hızla iyileştirmek için tetikleyici bir güç olarak etki eder. Bu tetikleyici güç birçok büyüme faktörü ve onarım sürecini hızlandıran mediyatörlerin salınmasına neden olur. Prp zaten bu mediyatör ve büyüme faktörleri konsantre bir şekilde verildiğinden ciltteki iyileşme ve onarım en etkin ve en hızlı bir şekilde nasıl yapılır ?Özel tüplere alınan kanın santrüfüj ile ayrıştırılmasından elde edilir. Bu elde edilen plateletten zengin plazma içeriği kişinin cildine mikro enjeksiyonlar şeklinde geri . İşlem öncesi lokal anestetik krem uygulaması ve buz tatbiki hasta konforunu artırır. İşlem 15- 20 dk Hangi Bölgelerine Prp Uygulanabilir ?Prp en fazla yüz, boyun ve saçlı bölgeye uygulanır. Ayrıca dekolte bölgesi, eller, bacak içleri ve kollar gibi diğer vücut bölümlerine de gibi uygulamalardan hemen sonra, derinin hızla iyileşmesini sağlamak,Deride yaşlanma ve foto hasara bağlı oluşan kırışıklıkların azalmasını, cildin esneklik ve parlaklığın yeniden kazandırılmasını sağlamak,Kronikleşmiş yaralarda iyileşme sürecini hızlandırmak için uygulanır,Saç dökülmesini engellemek gibi amaçlarla estetik olarak gençleştirici etkisi prp uygulamanın hemen sonrasında parlak ve canlı bir görünümle belirgin hale Parlaklık Ne Zaman Görülür ?Uygulama sonrası erken dönemde ciltte sağlıklı ve parlak bir görünüm ortaya çıkar. Daha sonra bu parlak görünümünde biraz gerileme olur, ancak bir kaç uygulamadan sonra ciltteki iyileşme daha belirgin hale Kaç Seans Yapılabilir ?Bir kür prp 2 hafta aralarla uygulanan 4 seans ile tamamlanır. Daha sonra 6 ayda bir tek doz tekrarı önerilir. Tam etki bir kür tamamlandıktan sonra görülür. Cilt daha ışıltılı, daha canlı ve daha genç edilen sonuçlar ne kadar kalıcıdır?Bir kür ile elde edilen ciltteki düzelme bir yıl kadar kalıcıdır. Her yıl bir kürün tekrarlanması ciltteki iyileşmenin devamlılığı açısından oldukça Rich PlasmaPRP– Platelet Rich Plasma yöntemiyle, estetik ve sağlık uygulamaları dahilindedir. Hem cilt yenileme için kullanılıyor hem de kök hücre zenginliğiyle bazı hastalıkların tedavisinde kendi kanından yapılan uygulama; ciltteki kırışıklıkların giderilmesi, sivilce ve izlerin tedavi edilmesi, yara ve benzeri izlerin geçirilmesi ile saç tedavilerinde Tedavisinde Aşamalar Nelerdir?Kişinin kanı alınarak birtakım işlemlerden geçirilir. Santrifüj işleminde; 3 bin devirde toplam 8 dakika işlenir. Fakat burada önemli olan kanın kalitesidir. Santrifüj işleminde DNA aktivasyonu sağlanması için bir çeşit kit ile büyüme faktörleri sağlanırken, lökositlerde de faktör elde edilir. Platelet Rich Plasma tekniğinde amaç, kök hücrelerin artırılmasıdır. Yapılan işlemle çoğalma elde edilir ise kişiye tedavi edilecek bölgeye Tekniğinde Bilinmesi GerekenlerPrp nedir?, ne işe yarar ve nasıl faydalanabilirim gibi konularda bizlere danışanlara, yöntemin temel mantığı ve uygulama tekniğinden bahsediyoruz. Estetik uygulamalarda kullandığımız zenginleştirilmiş kök hücreleri, dokuların yenilenmesini sağlayan doğal tekniklerden ortalama 3-4 seansta tamamlanır. Her seans arasında 3-4 hafta aralık yapılması gerekirse 9-10 ay sonra uygulanabilir ve yeniden yapılmasında sakınca olmayan bir yapılanmasında ve yenilenmesinde oldukça etkilidir. Saç dökülme tedavisinde de etkili sonuçlar verir. Fakat yenilenmesi gereken uygulamalar arasında yer tedavisi yaptıranlar için sunulan alternatif yöntemlerden biri de fibrocell’dir. Kök hücre yöntemi olarak nitelendirdiğimiz uygulama, cilt yenilenmesi için kullanılır. Prp’den farklı olarak alınan kan değil kulağın arka kısmından alınan deri fibroblast olarak bilinen kök hücrelerle çoğaltılmasıdır. Artırılan hücre kokteyli yeniden deriye enjekte Tedavisi İle Neler Yapılabiliyor?Prp tedavisi saç dökülmelerinin tedavisinde etkili ve tercih edilen bir yöntemdir. Fibrocell uygulamasının kullanıldığı bölgeler;Yüzdeki kırışıklıkların giderilmesiBoyun ve dekolte kırışıklıklarının giderilmesiSivilce ve benzer çukursu cilt izlerinin doldurulmasıCiltteki gözenekli yapısının form kazanmasıDudak estetiğinde dolgunluk ve şekillendirmeYara tedavisindeCerrahi iz ve yanıkların tedavi edilmesinde Tedavisinin Yan Etkisi Var mı?Alerjen oluşumu yapmayan özelliği, kişinin kendi kanından alınmasıyla sağlanır. Yan etkisi olan bir yöntem değildir. Üstelik anestezi yapılmadığı için genel anesteziye bağlı durumlarda önlenmiş uygulamalar dahilinde, estetik faktör olarak yapılır. Uzmanlar tarafından yapılması önem taşır. Uygulama öncesi cilt analizinin iyi yapılması, kanın iyi analiz edilmesi ve trombositlerin nitelikli, steril ve uygun devir/ zaman prosedürlerine uyulması Tedavisinin Fayda Ve Avantajları Nelerdir?Bedende halihazırda bulunan onarım ve yenileme hücrelerinin, çoğaltılarak, vücutta ihtiyaç olan bölgeye transfer edilmesi, kişinin kendi hücrelerinden elde edildiği için avantajlıdır. Doku hasarlarının onarımı sağlanır. Doku onarımları hızlı şekilde ve etkin biçimde en doğal görünümü veren uygulamalardan biridir. Kollajen üretimini artırır ve uzun süreli etkiye sahiptir.
yüze kök hücre uygulaması yaptıranlar