Yüksek ateş, bebek ve çocuklarda sık görülen bir sorundur. Ancak belli limitlerde olduğu sürece ciddi bir sorun değilken bazı durumlarda hayati decede riskler ve kalıcı hasarlar yaratabilir. Bu nedenle ateşin nasıl düşürüleceğinin bilinmesi ve gerekli durumlarda vakit kaybetmeden doktora gidilmesi çok önemlidir. Ağlayan Pasta (Pratik Garanti Tarif) Tarifi İçin Malzemeler. 3 yumurta. 1 bardak şeker. 1 bardak un. 3 yemek kaşığı kakao. 1 kahve fincanı süt. Vanilya. Kabartma tozu. Ancak yapılan birçok araştırma üstün zekaya sahip olanların birçok normal insandan çok daha iyi iş yapabilen, uyumlu ve sevilen kişiler olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca hamilelik öncesinde ve sürecinde sağlıklı ve iyi beslenmek zeka gelişimi ile doğru orantılıdır.” dedi. İçin İçin Ağlayan Bebek Çok Tatlı izleyin - Video Galeri Dailymotion'da Bebek, doğduktan sonraki ilk 3 veya 4. ayında haftada en az 3 gün, genellikle akşamüstü saatlerinde 3 saati aşan bir zaman diliminde sürekli ağlıyorsa ve bu en az 3 hafta boyunca devam Bizim burada senin gözlere kenafir gözlü derler, hemen girme havalara. Allah bilir saçını da boyuyorsundur sen. Okul senin neyine, senin okulla işin olmaz kızım, yollusun sen yollu. Mektubumu burada bitirirken, sen bana hoşçakal diyemezsin. Ben sana diyorum, sepet sepet yumurta herkez kendi yoluna. s6vc. Otizmi bilmeyen insanlar otizm sebebiyle bağıran, ağlayan, kendini yere atan bir çocuk gördüklerinde hemen ebeveynliklerini yarıştırmaya başlar. Kendileri mükemmeldir, karşılarındaki yanlıştır. Çocuğu davranış sorunu gösteren ebeveyn, zaten kendi sıkılır ve zor anlar yaşarken, bir de toplumun saçma sapan önyargılarına maruz kalarak ikinci defa engellenmektedir. Parin Yakupyan — Sıradışı Aileler yazı dizisinde otizm konusunu Parin Yakupyan ile konuşmaya devam ediyoruz. Otizm konulu yazıların sonuncusu olan bu yazıda otizm konusundaki ön yargılardan, mitlerden, yanlış bilinenlerden ve doğrularından bahsedeceğiz. Bu dizinin ilk yazısı olan Sıradışı Aileler Otizm ve Garen yazısında Parin hanım ve oğlu Garen’in bireysel hikayelerini konuşmuştuk. İkinci yazı olan Sıradışı Aileler Otizm Farkındalığı, Türkiye’deki Tablo ve Ailelere Tavsiyelerde ise otizmin Türkiye’deki durumu, bu konuda ülkemizdeki eksikleri, çocuklarına otizm teşhisi konulan ailelere tavsiyeleri ve otizm farkındalığına bambaşka bir bakış açısını ele aldık. Bu üçüncü sohbetimizde, Parin hanıma otizm konusunda sıkça karşılaşılan ve ailelerin yanıt vermekten muhtemelen yorulduğu bazı soruları/yorumları sordum. Bu bölümü özellikle ele almayı istememin sebebi, düşüncesizlik ya da bilgisizlikten doğan bazı soruların, yapılan yorumların otizmle yaşayan ailelere neler hissettirdiğini anlatmak ve umudum bu tarz soru/yorumların azalarak kaybolması ya da daha doğru/olumlu/empati içeren sorulara evrilmesi için bir katkıda bulunmak… 1. Otizmli çocuklar çok zeki olurlar… Matematikte, müzikte birer dahi olurlar. Tabii ki böyle birşey yok. Otizmli çocuklarda mental retardasyon eşlik eden çocuklarımızın sayısı da oldukça yüksek… Bazılarının gerçekten çok şaşırtan yetenekleri olsa da, bu çocukların sayısı o kadar da fazla değil. 2. Hiç otizmli olduğu anlaşılmıyor. Normal görünüyor… Evet, otizm genelde diğer genetik rahatsızlıklardan biri gibi algılanmakta ve dış görüntüde bir farklılık beklenmektedir. Oysa tek fark gözlerdeki masumiyet ve doğallıktır. 3. Otizmli çocuklar hiç konuşamazlar… Hiç konuşmayan çocuklarımız olduğu gibi, susturamadığımız otizmliler de var. Bir hocamızın söylediği gibi “otizm” bir iletişim gönülsüzlüğüdür. İletişim konularında sıkıntılar vardır. Erken çocuklukta aileler konuşmuyor diye doktora giderler veçocukları konuştuğunda iyileşeceklerini düşünürler. Oysa konuşma gelse de, iletişim konusundaki sıkıntı hep devam eder.. 4. Bizi nasıl olsa anlamazlar… Bu düşüncenin sonucu otizmli bireyin hakkındaki konuları, onun duyabileceği şekilde, annesiyle/babasıyla/kardeşleriyle konuşmak Anlarlar, hissederler. Mentali zayıf, konuşması hiç olmayan, anlamadığını düşündüğümüz çocukların olumsuz konular konuşulduğunda verdikleri tepkiler aslında bu çocukların bir buzdağı misali olduğunu, onları sadece görüntüsel olarak tanıdığımızı, gerçek anlamda hiçbir zaman anlayamayacağımızı gösteriyor. 5. Otizmli çocuklar eğitim alamaz, öğrenemez… Tam tersi eğitimin en büyük faydasının görüldüğü çocuklardır bunlar. Bu çocuklar başlangıçta taklit yoluyla öğrenemedikleri için herşeyi, ama akla gelebilecek herşeyi öğretmek gerekir. Bu çocukların en çok zorlandığı konuların başında mecaz deyimleri anlamak gelir. Örneğin, “Gözden düşmek” deyimini gerçekten bir gözden düşmek olarak algılarlar. Biz uzun bir dönem oğlum Garen’le mecaz ifadeleri çalışıtık. Ama öğretildiğinde, çalışıldığında bunu da öğrenebiliyorlar. 6. Yüksek fonksiyonlu galiba… Şanslısınız… Evet otizmde yüksek fonksiyon bir şans. Daha doğrusu otizmin derecesini zeka belirler. Eğer çocuk zekiyse otizmini kontrol etme şansı yüksektir. Yüksek fonksiyonlu çocukları toplumun kabulü de fazladır. Ama yüksek fonksiyonlu otizmli çocuklar da diğer otizmli çocukların yaşadığı pek çok sorunu aynen yaşarlar… 7. Çok televizyon, tablet kullanıyor. Otizmi ilerlemez mi? Fazla elektronik kullanımı, genetik alt tabanı olan otizmi tetikler. Olmayan birşeyi ortaya çıkarmaz ama durumun büyümesini ve engel durumuna gelmesine sebep olabilir. Tek taraflı iletişim sistemleri çocuğun karşılıklı iletişime geçmesini engeller. O sebeple tanı alan veya risk grubunda olan çocuklarda teknoliojik aletler kaldırılmalı, oyun ve yoğun iletişimle dolu saatler yaşanmalıdır. 8. Şu anda güzel konuşabiliyor, okula da gidiyor, otizmi geçti mi? Tanının kalktığı durumlar vardır. Ama tanı gerçek bir otizm tablosu muydu, benzer bir durum muydu hiçbir zaman bilemeyiz. Bana göre gerçek bir otizm sözkonusuysa geçme durumu olmaz. Konuşabilen, topluma uyum sağlayabilen bireyler otizmini yönetmeyi öğrenmişlerdir. Ama onların nev-i şahsına münhasır durumları hep devam edecektir. Otizm aslında pek çok bireyin içinde olan bir durumdur. Otizm ne zaman kişiyi engellemeye başlar, o zaman bir sorundan bahsedilir. 9. Otizm sebebiyle bağıran, ağlayan, kendini yere atan bir çocuk görüldüğünde… Çocuğunuzu susturur musunuz? Bakamayacak olanlar çocuk yapmasınlar… Otizmi bilmeyen insanlar böyle bir çocuk gördüklerinde hemen ebeveynliklerini yarıştırmaya başlar. Kendileri mükemmeldir, karşılarındaki yanlıştır. Çocuğu davranış sorunu gösteren ebeveyn, zaten kendi sıkılır ve zor anlar yaşarken, bir de toplumun saçma sapan önyargılarına maruz kalarak ikinci defa engellenmektedir. Bu şekilde bir vakayla karşılaşıldığında anlayışla gidip ebeveyne nasıl yardımcı olabileceğinizi sorabilirsiniz. En çok ihyiacımız olan şey toplum desteğidir. Ama toplum olarak herşeye olumsuzluklarla müdahil olma durumu gittikçe de artmaktadır maalesef… 10. Otizmli bir çocuğa merhaba deyip, yanıt alınmadığında… Lütfen bana bakar mısın? Neden bakmıyor? O çocukla göz kontağı kurup onun göz hizasına girip iletişim kurmak mümkün. Yanıt alınamadığında olumlu bakışlarla, ebeveyni anladığınıza dair, destek olacak bir bakış yeterli olacaktır. Bu yazıyla beraber, kendisi de eğitimci, dernek yöneticisi ve otizmli bir gencin annesi olan Parin Yakupyan ile yaptığımız uzun söyleşi tamamlandı. Parin hanıma otizm farkındalığı konusunda katkı yaratan, ailelere yanlız olmadıklarını hissettiren, yol gösteren bireysel hikayesini paylaştığı için ve otizme ışık tutan detaylı yanıtları için teşekkür ederim. Parin hanımın Instagram sayfasında pyakupyan ozelailelerdencokozelhikayeler hashtag’iyle otizmli miniklerin, çocukların, gençlerin hikayeleri paylaşılıyor. Okumanızı öneririm. Otizm dahil, özel eğitime ihtiyaç duyan tüm çocuklarımıza destek olmak ve yardımcı olmak için ÖÇED – Özel Çocuklar Eğitim ve Dayanışma Derneğinin çalışmalarını takip edebilir, dernekle iletişime geçip bağış yaparak ve/veya dernek çalışmalarında gönüllü olarak katkıda bulunabilirsiniz. Otizm konusuna ilgi duyanlar için sonbaharda çok önemli bir etkinlik olacak. 1. Uygulamalı Davranış Analizi ABA – Applied Behavior Analysis Konferansı 22-23 Eylül 2018’de, İstanbul’da Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek. Yurtdışında davranış Analizi konusunda sertifikalı eğitmenler olan BCBA’lerden Board of Certified Behavior Analysis oluşan konuşmacılar, autismspeaks temsilcileri ve yurt içinden değerli konuşmacıların olduğu abakonferansi nı kaçırmamak için takvimlerinize not edin! Unutmayalım! ÖÇED’in belirttiği gibi “Otizm engellilik değildir. İyi bakım, ilgilenme ve eğitim ile yaşam kalitesi yükseltilebilir bir farklılıktır.” Otizmli tüm çocuklarımızın yaşam kalitelerini yükseltebilecek eğitime ve ilgiye ulaşmaları dileğiyle, Sevgiler Tanla ☛ Parin Yakupyan ile otizm konusunda yaptığımız söyleşinin diğer bölümleri 2018 Nisan ayı içinde BebekveBen’de yayımlandı. Otizme birinci elden bir bakış veren Sıradışı Aileler Otizm ve Garen yazısını ve otizmin Türkiye’deki durumu, otizm konusunda ülkemizdeki eksikleri, çocuklarına otizm teşhisi konulan ailelere tavsiyeleri ve otizm farkındalığına bambaşka bir bakış açısını Sıradışı Aileler Otizm Farkındalığı, Türkiye’deki Tablo ve Ailelere Tavsiyeler yazısını ilgili linklere tıklayarak hemen şimdi okuyabilirsiniz. Diğer yazıları kaçırmamak için Üyelik sayfamdan BebekveBen’e üye olmayı ve ara ara blogumu ziyaret etmeyi unutmayın. ☛ Siz de şahsen/blog dünyasında/sosyal medyada tanıdığınız özel bir aileyi Sıradışı Aileler Yazı Dizisi’nde görmek istiyorsanız bana blogumun iletişim sayfasından mesaj gönderin. ☛ Daha önce yayımladığım ve dünyanın dört bir yanında yaşayan aileleri anlatan Dünyayı Kucaklayan Anneler Yazı Dizisinde de çok farklı, tanımaya değer anneleri bulabilirsiniz. Sevgiyle kalın, Tanla See more Önceki yazı Montessori Aktiviteleri İnsan Vücudu, İç Organlarımız Body and Internal Organs Sonraki yazı Sıradışı Aileler Serebral Palsi, Hidrosefali, West Sendromu ve Çınar Merhabalar! Adım Tanla. Web tasarımcısı ve BebekveBen'in kurucusuyum. BebekveBen çocuk bakımından öte ebeveynlik, kadın olmak, birey olmak, yurtdışında yaşam, seyahat, yemek, ürünler, eğitim, sağlık gibi hayatın içinden pek çok konunun paylaşıldığı, ailelerin buluştuğu, soru sorduğu, dileyenlerin konuk yazılarla katkıda bulunduğu ve deneyimlerini paylaştığı bir platform... Bize eşlik ettiğiniz için teşekkürler. Bebeğin emerken ağlaması, yenidoğan döneminden itibaren sık sorulan sorulardandır. Emerken ağlayan bebekler çocuk doktoru günlük pratiğimizde oldukça sık gördüğümüz konulardır. Bazı bebekler emme dışında da çok ağlar. Ağlamanın bebeklerde bir sorunun belirtisi olduğu gibi, onun bir iletişim aracı da olduğunu bilmek gereklidir. Siz aşağıda bebek ya da yenidoğan bebek emerken neden ağlar sorusuna yanıt vermeye çalışacağım. Telaşlı Emen BebekBebekler emerken neden ağlar?Telaşlı Kişilik YapısıAcaba Bebeğiniz Aç Olduğu İçin mi ağlıyor?Memede Ağlayan Bebeklerin En Sık Karşılaşılan Sorunlar Emzirme Danışmanı Yardımı Alın1. Biberon Meme İkilemi2. Memede ağlayan bebeğin başka bir nedeni alerjiler3. Çok hızlı akan süt nedeni ile huzursuz olabilirler4. Reflüsü Olan Bebekler Çok Huzursuz Olabilir5. Laktozun çok yüklenmesi6. Duyu işleme veya yüksek kas tonusu7. Yetersiz fiziksel temas8. Bebeğinizde telaşlı davranışın diğer nedenleriTelaşlı Emen Bebek Doğumdan sonra aylar geçmesine rağmen bebeğiniz hala telaşlı olarak mı emiyor? Ya da emerken ağlıyor mu? Bebeklerin bu telaşlı emzirme durumu ile hala uğraşıyor musunuz? Bebekler emerken neden ağlar? Telaşlı emen bebeklerin bu duruma neden olmasının bir çok nedeni olabilir. Bebeğinizin telaşlı bir mizacı olmasından tutun, dikkatinin dış etkenler ile kolayca dağılmasına, daha çok süt istemesine kadar bir çok neden bu duruma neden olabilir. Eğer çocuk doktorunuz emerken sürekli ağlayan, emerken huzursuzluğu olan bebeğinizin herhangi bir sağlık problemi olmadığını söylüyor ise, bir emzirme danışmanından destek almanız iyi olabilir. İnek sütü protein alerjisi, reflü, laktoz intoleransı, duyusal işleme sorunları ve yüksek kas tonusu gibi davranışlar en çok huzursuz emen bebeklerde rastlanılabilecek sağlık sorunlarıdır. Bu yazıda, size en çok huzursuz emen bebekler ile ilgili sorunları anlatacağım Telaşlı Kişilik Yapısı Bazı bebeklerin davranışları ve gelişimleri diğer bebeklere göre daha telaşlı ve duygusal olabilir. Bu bebeklerin emzirmede ağlamaları , rahatsızlık hissi duymaları da normal olabilir. Bebeğiniz 3 -4 aylık oldu ve dikkat dağınıklığından emzirmeye odaklanamıyorsa , gündüz dikkatini dağıtan şeyleri kısıtlamak için, emzirme dönemlerinden odayı loş hale getirebilir, dikkatini dağıtacak objeleri ortadan kaldırabilirsiniz. Arka planda bir beyaz gürültü de dikkatini toplamaya yardımcı olabilir. Acaba Bebeğiniz Aç Olduğu İçin mi ağlıyor? Sürekli beslenmek isteyen ve uyku güçlüğü çeken, “bebeğim emerken ağlıyor” diyen annelerin bebeklerinde yetersiz kilo alımı da eşlik ediyor ise bebek yeterince beslenemediği için de ağlayabilir. Bu bebeler genelde memede uzun süre kalırlar ve yavaş süt akışı olması neden ile hayal kırıklığına uğrarlar. Birde bu durumun bir nedeni de annenin bebeğin talebini beklemeden sürekli emzirmeye çalışması, tabi bu arada yeterince süt üretememesi neden ile de olabilir. Memede Ağlayan Bebeklerin En Sık Karşılaşılan Sorunlar Bebek memeyi tutar, meme ucunu çıkararır, emmeye başlar ve emerken ağlaması şu durumlarda olabilir. Yavaş süt akışı Çok hızlı süt akışı Bu durumda bebek birden tazyikle gelen sütten dolayı boğulur gibi olur, öksürük başlar. Emmek istemeyebilir. Bebek emmek istiyor ama süt onun emebileceğinden çok akıyorsa sinirlenebilir. Bebek sütteki bir şeye tepki verebilir. Annenin yediği veya içtiği bir şey onu rahatsız edebilir. Bebeğin reflüsü olabilir. Emzirme Danışmanı Yardımı Alın Süt akışını kontrol etmede ve ya düşük süt akışından dolayı zorluk; bebeğin memeyi zayıf tutması, zayıf memeyi tutma pozisyonu düzeltilmesi gerekebilir. Bu durumlarda emzirme danışmanlığı almanız sütünüzün devamlılığı ve bebeğinizin daha iyi beslenmesine çok büyük katkısı olacaktır. Emzirme danışmanlığı bilgileri için yazımızı okuyabilirsiniz. Emzirme danışmanlığı ile bu gibi durumlarda hangi durumun yanlış olduğu ve düzeltilebileceği kolayca keşfedileceği için en uygun kişidir. 1. Biberon Meme İkilemi Bir bebek, anne sütü veya formülü ile birlikte beslenmeye devam etmesi sık gördüğümüz bir durumdur. Bu durumlarda bebek biberondan kolay beslenebildiği için onu tercih edecektir. Buna bazen biberon tercihi ya da biberon – meme ikilemi de diyoruz. Biberon tercihi bebeğinizin memede ağlamasına, emerken sürekli huzursuz olmasına neden olabilir. Bu durumda biberon ile beslenme sayısını azaltmaya çalışabilirsiniz. Biberon yerine kaşık ya da enkektörle beslemeye ağırlık verebilirsiniz. Konu dışı ancak, Meme reddi ile ilgili bilgilere bu yazımızda okuyabilirsiniz. 2. Memede ağlayan bebeğin başka bir nedeni alerjiler Annelerinin diyetinden anne sütüne geçen bir şeye alerjisi olan bebekler memede mutsuz görünebilirler. iltihaplı yemek borusunun eozinofilik özofajit incittiği veya onlara karın ağrısı verdiği için süt akmaya başladıktan sonra çekilebilirler. Alışılmadık pozisyonlarda emzirmeyi tercih edebilirler ve çok gergin olabilirler ve memeyi ağrıya ve ağrılı meme uçlarına neden olarak sıkıştırırlar veya ısırırlar. Reflü belirtileri olabilir ve / veya laktoz aşırı yüklenmesi belirtileri olan çok akıcı, bol ve genellikle yeşil kirli bebek bezlerine sahip olma eğilimindedirler. 3. Çok hızlı akan süt nedeni ile huzursuz olabilirler Bazı bebekler çok hızlı bir süt akışı ile başa çıkmada zorlanabilir, bu da öksürmelerine, boğulmalarına ve sürekli olarak memeye tutup bırakmalarına neden olur. Bebekler emzirme sırasında emmeyi, yutmayı ve nefes almayı koordine etmek zorundadırlar ve süt akışı çok hızlı olduğunda, beslenmeyi oldukça stresli bulabilirler, bu da huzursuzluk yaratıp memede rahatsız olmasına ve ağlamasına neden olur. Hızlı akış, aynı zamanda çok fazla sütün sindirilmesinin çalışılmasına neden olacağı ve bunun da fazla laktozdan dolayı bebekte sıkıntı yaratabileceği unutulmamalıdır. Anne sütü içeriğinde neler var, içeriği hakkında bilgi almak için yazımızı okuayabilirsiniz. 4. Reflüsü Olan Bebekler Çok Huzursuz Olabilir Reflüsü olan bebeklerde bazen emmek yemek borusunda tahrişten dolayı ağrılı olabilir. Bu da onu rahatsız edebilir. Bu da bebekler emerken neden ağlar sorununun en sık cevaplarındandır. 5. Laktozun çok yüklenmesi Laktoz anne sütündeki ana şekerdir. Bir bebek çok hızlı bir şekilde çok fazla laktoz alırsa örn. “Çok fazla süt olduğunda” veya bağırsaklarda laktozun düzgün bir şekilde sindirilmesini engelleyen bir geçici laktoz intoleransı varsa bu durum laktoz yüklenmesine neden olabilir. Aşırı laktoz, bebekte gaz, karın ağrısı ve köpüklü bol yeşil kaka ile huzursuz hale getirebilecek çeşitli semptomlara neden olabilir. 6. Duyu işleme veya yüksek kas tonusu Bazı bebeklerde duyu işleme sorunları veya yoğun ve huzursuz davranışlara katkıda bulunabilecek yüksek kas tonusu olabilir. Bu durumda daha ayrıntılı değerlendirme yapmak gerekebilir. 7. Yetersiz fiziksel temas Duyusal yoksunluk veya fiziksel temas eksikliği bebeğin kırılgan olmasına neden olabilir. Bunu bir bebeği “bozma” korkusu olarak tanımlıyor ve ona İngiliz Dadı Yaklaşımı denilir. Fiziksel temas isteyen, onları bir silingte taşımak, daha fazla temas sağlamak bu bebeklere huzur getirebilir ve beslenmeleri de olumlu yönde değişebilir. 8. Bebeğinizde telaşlı davranışın diğer nedenleri Mutsuz veya huzursuz davranışı açıklayabilecek diğer fikirler arasında biraz sıvı kaybı olması dehidrasyon bebeğinizin susuzluğunu gidermek için sık sık emzirmesine izin verin, ortamın çok sıcak olması, çok soğuk olması, sigara içilmesi, aşırı sıkı bir bez giyilmesi, alerjiden cildi acıması, diş çıkarma veya pamukçuktan kaynaklanan diş etlerine sahip olma veya kötü olma kulak enfeksiyonuda bebekler emerken neden ağlar sorusunun başka bir cevabıdır. Ünlülerin doktoru olarak da bilinen Dr. Harvey Karp, Acıbadem Hastanesi’nin davetlisi olarak Temmuz ayında İstanbul’da bir seminer verdi. Annelerin ve anne adaylarının takip ettiği bir isim olan Karp, bebekleri sakinleştirmek ve 8 ay 5 yaş arası çocukları anlamak üzerine yaklaşımlarıyla son yılların önemli isimlerinden biri. 21 Temmuz’daki seminerde, birçok yeni annenin derdi olan “Bebeğimi nasıl sakinleştirmeliyim?” konusunda uygulamalı bir sunum yaptı. Çocuklarım oldukça büyüdü, aktarılanları onlar üzerinde uygulama şansım yok ama deneyen annelerin verdiği bilgiler çok pozitif. Bu seminerden derlediğim bilgileri, görsel destekle sizlerle paylaşmak istiyorum. “Mahallenin En Mutlu Bebeği” ve “Mahallenin En Mutlu Yumurcağı” kitaplarıyla Amerika’da en fazla okunan çocuk doktoru da olan Harvey Karp’a göre bebekler yeni doğduklarında henüz bu dünyaya hazır değiller. 4. trimester olarak ifadelendirdiği bu dönemde bebeklere mümkün olduğunca alışık oldukları anne karnı hissini yaşatmak gerekiyor. Bebekler Neden Ağlar? İletişim kurmak için… İhtiyaçlarını, sıkıntılarını kelimelerle ifade edemeyeceklerine göre ellerindeki tek araçla iletişim kurarlar. Anne babaların veya bebeğin bakımı ile ilgilenen kişilerin yapması gereken bebeğin ağlamasına doğru şekilde cevap verebilmek… Karnı mı aç? Uykusu mu var? Altı mı kirli yoksa duyusal ve duygusal hislere mi ihtiyacı var? Olası bütün şıkları tek tek eleyip, bebeğin neden ağladığını bulmak gerekiyor. Bütün fiziksel şartlar yerindeyse ve bebek ağlamaya devam ediyorsa “sakinleştirici refleks”ini harekete geçirmek gerekiyor. Bunun içinde 5S yöntemini öneriyor. Dr. Harvey Karp, 5 S yönteminin bebekleri sakinleştirici etkisinden o kadar eminki “ Bu yöntem her bebekte etkili olur. Gösterme süresi değişebilir ama mutlaka etkili olur. Yöntemler uygulanıyor ama bebek ağlamaya devam ediyorsa bir yerlerde yanlış uygulama var demektir. Tekrar denemek, doğrusunu yapmak gerekir. Uygulama doğru ama bebek hala ağlıyor ise o zaman bebeğin sağlığında bir sorun vardır, doktora gitmek gerekir” açıklamasında bulunuyor. Bu yöntemin sadece çok ağlayan zor bebekleri sakinleştirmek için değil, sakin bebeklerinde daha mutlu ve yeni dünyalarına daha kolay uyum sağlamalarında faydalı olduğunu belirten Harvey Karp, anne karnındaki bebeklerin 7 gün 24 saat alışmış oldukları sarmalanma hissi, ses ve hareketi aradıklarını, bulamadıklarında da şiddetle ağlayıp, 3-4 ay anne karnını aradıklarını belirtiyor. NEDİR BU 5S? Swaddle Kundaklama / sarma Aslında bebeklerin kundaklanması her kültürde ve toplumda görülen bir şey… Eski Türk filmlerini seyrettiğinizde bebekler hep kundaklıdır ve beşiklerinde ya da annelerin sırtlarında durmaktadır. Modern çağın sonucu mu bilmem gerçekte yüzyıllardır bilenen ve uygulanan bilgileri unutur ve tekrar hatırlatıldığında şaşırır olduk. Bebek anne karnında sürekli bir şeylerle temas halinde… Çevresini saran amniyotik sıvı, rahim onun alıştığı ve kendini rahat hissettiği bir yer. Doğumdan sonra alışık olmadığı bir ortamda tutulan bebeğin huzursuz olduğu, ağladığı bu yüzden sarmalanarak anne karnı hissinin ona yaşatılması gerektiği belirtiliyor. Bebekleri sakinleştirmek için ilk yapılan adım bebeği sarmak. Ancak bu sarış biçimi bizim eski filmlerde gördüklerimiz gibi değil. Bu yüzden klasik bebek kundaklaması şeklinde düşünmeyin. Kollar bedene paralel olacak şekilde sıkıca sarılırken, bacaklar gevşek bırakılıyor. Kalça çıkığı gibi problemlerin oluşma riski engelleniyor. Bebeği sarış biçimi de biraz farklı. Öncelikle ihtiyacınız olan büyük, hafif, pamuklu, terletmeyecek bir kumaş. Bebeği sıcak basmamalı. Sonra kumaşın bir köşesini içeri kıvırın. Bebeği kafası bu köşeye gelecek biçimde kumaşın üstüne yatırıp, bir kolunu bedenine paralel tutun. Kumaşın bir köşesini kolun üstünden getirip, diğer kolunun koltuk altından sırtına doğru sarın. Diğer kolunu da bedenine paralel yapıp o köşeyi de kolunun üstünden bedenine doğru sarın. İşte oldu. Bacaklar serbest, kollar sıkı… Side/Stomach Yan/ yüzüstü yatırma İkinci aşama olarak sardığınız bebeğinizi, yüz üstü kolunuzun üstüne yatırmanız gerekiyor. Bunun için kolunuzu vücudunuzdan uzaklaştırmadan 90 derece açı olacak biçimde öne doğru uzatın. Bebeğin başı avucunuzun içine gövdesi kolunuzun üstüne gelecek şekilde yatırın. Tabi yüzü aşağı değil yana doğru baksın, avucunuz bebeğin yanağıyla kafasını kavrasın. Bebekler yüz üstü yatmayı daha çok seviyorlar. Birçok bebek sırt üstü yatarken ağlarken, yüzüstü çevrildiğinde susabiliyor. Elbette uyku sırasında yüzüstü yatırmak önerilmiyor ama, bebeği sakinleştirmek, uykuya hazırlamak esnasında bu pozisyon işe yarıyor. Shush Yüksek sesle “şişşşşş” sesi Bebeğinizin kulağına yaklaşarak şişşşş sesi çıkarıyorsunuz. Ama öyle sessizce değil. Odada herkesin sizi duyabileceği volümde… Harvey Karp, bu noktada annelerin utanmaması gerektiğini belirtiyor. Durmadan ağlayan bir bebek yerine şişşşş sesiyle susan bir bebek daha iyi. Bu sesi çıkarmada babaların daha becerikli olduğunu da belirten Karp, “Bebeği beslemeyi anne yapıyorsa sakinleştirmeyi baba yapabilir” diyor. Bebeğiniz susuncaya kadar bu sesi çıkarabilirsiniz. Zaten çok fazla sürmüyor, bebek sizi duyuyor ve dikkatini size vererek ağlamasını kesiyor. Bebekler anne karnında 24 saat sesli bir ortamda bulunuyorlar. Ve bunlar hiçte alçak volümde değil… Bu sesleri doğal ortamı olarak kabul eden bebek, doğumdan sonra birden bire kendini “sıfır ses”in olduğu bir yerde bulunca tepki gösteriyor. Bu yüzden ona alışık olduğu belli bir frekansta ve biçimdeki sesi vermek gerekiyor. Buna en yakın olan da şişşşş sesi… Bebeklerin “Beyaz gürültü”yü sevdiklerini belirten Harvey Karp, elektrik süpürgesi, saç kurutma makinesi, araba sesi gibi seslerin bebekleri sakinleştirdiğini bu yüzden o uyurken anne karnı sesini çağrıştıran müziklerin odasında çalınabileceğini belirtiyor. Swinging Sallama Sarıp, kolunuza yatırdığınız bebeğinizin kulağına “şişşş”lerken aynı zamanda sallamak gerekiyor. Sinirle ve aşırı sarsmayın. Vücudunuzun yürüme ritmine uygun sallamak en iyisi… Gerekirse yürüyerek sallayın, o zaman vücut daha senkronize hareket ediyor. Anne karnındaki bebek gün içinde annenin hareketlerini, yürümesini hissettiği için gerçekte titreşime ve sallanmaya çok alışık. Bundan dolayı bebeği sakinleştirme yöntemleri arasında sallamak, kucaklayarak pışpışlamak en çok yapılan şey… Bebeği kolunuza yüzüstü yatırıp sallarken kafasını biraz gevşek bırakmanızı da öneriyor Harvey Karp. “Avucunuzun içindeki başı jöle gibi hafifçe sallandıkça, anne karnındaki ortamı hatırlıyor” diyor. SuckEmzirme Elbette ki emzirme. Emmek ve anneyle temas bebeği en çok rahatlatan şeylerin başında geliyor. Emmeyi sadece beslemek amaçlı düşünmeyin. Harvey Karp, yaptığı araştırmalarda bebeklerini 1 dakika içinde sakinleştirebilen Kung Sa kabilesinde annelerin günde 30-40 defa emzirdiklerini belirtiyor. Verilen örneklerde bebekler çoğunlukla 3. ya da 4. aşamada sakinleşiyorlar. Önce ağlamayı kesiyorlar, sizi dinliyorlar, sonra yavaşça gözleri kapanıyor ve uykuya dalıyorlar. Bebeğinizi gece uykusuna hazırlarken tüm fiziksel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra bu şekilde sakinleştirerek uyutabilirsiniz. Uyuduğunda yavaşça yatağına sırtüstü ya da yan yatırın, “beyaz gürültü”yü açın. Gece arada uyandığında veya emzirdiğinizde tam uykuya dalmadan tekrar bu ritüeli yapın. Birçok anne bu yöntemle bebekleri kadar mutlu olmuş, sizde olabilirsiniz. İlginizi Çekebileceğini Düşündüğümüz Diğer Haberler Bebeğiniz Sizi Duyuyor mu? Çocuklarda Depresyon Olur mu? Bebeğiniz Gaz Sancısı mı Çekiyor? ANNEBEBEK ÜYELERİ NE DİYOR? Neden bazı bebekler sürekli kıpır kıpırdırlar, mızıldanmaları tükenmez ve gözyaşları daima akmaya hazırdır? Yatırırsınız çığlığı basar, oturtursunuz kollarınıza gelmek için ağlarlar... Ancak kucağınızdayken susarlar... Uyku ve yemek alışkanlıkları da düzenli değildir. Dakikalarca uyutmak için uğraşırsınız, tam yatağına koyduğunuzda bir anda gözleri açılıverir. Geceleri ne kendileri uyur ne de sizi uyuturlar. Hazırladığınız mamaların yarısını geri püskürtürler, her şeyi yemezler. Kısacası HUYSUZDURLAR! Peki onları sakinleştirmek ve bu huyları terk etmelerini sağlamak mümkün değil midir? Uzmanların bu konudaki önerilerini sizin için derledik... Bebeklerin bir bölümü anne babaları ya da bakıcıları için hiçbir problem çıkarmazlar. Ağlamaları karınlarını doyurup altlarını değiştirince diner. Gözlerini yumdular mı hemen uyur, uzunca bir süre uyanmazlar. Ellerine uygun bir oyuncak verildiğinde kendi kendilerine oyalanabilirler. Ciddi bir rahatsızlık söz konusu olmadıkça uslu uslu durur, gülücükler saçarlar... Oysa bazı bebekler dünyaya daha farklı özelliklerle gelirler. Bu özelliklerin başında da huysuzluk’ gelir. Anne babaları onları sakinleştirmek için çırpındıkça çevredekilerin eleştiri ve tavsiyelerinin ardı arkası kesilmez “Her ağladığında kucağınıza almayın canım. Bakın nasıl şımarmış... Sizi kullanıyor. Bırakın ağlasın...” Onlar, böyle davranmanın bebeğin huyu olduğunu anlamak istemezler. Oysa, gerçekte huysuzluk’ bazı bebeklerin huyudur. Aşırı Hassastırlar Bu bebekler çevrelerinde olup bitenin tamamıyla farkındadırlar ve ani değişikliklerden rahatsız olurlar. Gündüzleri kolaylıkla korkar, geceleri nadiren sakin sakin uyurlar. Kendileriyle sürekli ilgilenen ve sürekliliği olan bir bakıcıya gereksinimleri vardır. Bakıcılarının sürekli değişmesi onlara göre değildir. Sürekli Kucak İsterler Durmaksızın hareketlilik bu bebeklerin hayat biçimidir. Onlar her zaman kollarda ve göğüstedirler ve nadiren yatakta yatmayı kabul ederler. Öyle, besleyip altını değiştirdikten sonra yatağına yatırılmak asla onların tarzı olamaz. Sürekli kucakta taşınmak ya da ellerinden tutularak yürütülmek isterler. Öyle ki, bebeği taşıma ve gezdirme sırası anne babaları için bir görev gibidir. Kucağa alındıklarında ise en sevdikleri pozisyonu alana dek uzunca bir süre kıvranırlar. Kendilerini arkaya atma eğilimleri vardır ve taşırken özel bir dikkat gerektirirler. Bazılarını sadece kucağa almak da yetmez. Onlar ayrıca samimi bir ilgi de isterler. Konuşmadıkça, okşamadıkça, sırtını sıvazlamadıkça tatmin olmazlar. Kendi Kendilerine Rahatlayamazlar Bu bebekler kendi kendilerine sakinleşemez ve uyuyamazlar. Annenin kucağı koltuk, memesi emziktir onlar için. Babanın göğsü de yatak... Ancak sallanarak, pışpışlanarak, gezdirilerek sakinleşir ve uyurlar. Sürekli İlgi İsterler Düzenli yemek ve uykunun programlanması gibi terimler de bu bebekler için çok uzaktır. Kendi yataklarında yatmayı kesinlikle reddederler. Uyuyabilecekleri tek yer anne babalarının yanıdır ve geceleri sık sık uyanırlar. Gündüzleri ise nadiren uyuyarak anne babalarını ödüllendirirler. Her iki ya da üç saatte bir emzirilmek isterler. Genellikle memeden geç kesilmekle şöhret yapmışlardır. Bırakılsa üç yaşına kadar emebilirler. Hazırlanan yemeleri ise özel bir tören gerektirir. Birkaç lokmadan sonrasını yedirmek neredeyse imkansızdır ve öyle her şeyi yemezler. Neden Huysuzluk Yaparlar? Gerçekte, bebeklerin huysuzluk nedenleri yetişkinlerinkiyle aynıdır Duygusal ya da fiziksel olarak acı çekerler ya da bir şeylere gereksinimleri vardır. Örneğin; ilgi istediklerinden kucağa alınmak için çırpınırlar, kolik’ olarak nitelenen ağrıları vardır, karınları acıkmıştır, sıkılmışlardır... Bunlar bir yana, özellikle ilk aylarda anne rahmini özleme ve çevreye uyum sağlama çabası da başlı başına bir huysuzluk nedeni olabilir. Uyum Sorunu ve Anne Karnına Özlem Rahim bebek için sıcak, sakin ve huzurlu bir ortamdır. Doğum ise bebeği bu ortamdan bir anda koparıverir. İlk ay süresice bebek düzen hissini yeniden sağlamaya ve rahim dışındaki ortama uyum sağlamaya uğraşır. Bu süreçte bebeğin bazı davranışlar geliştirmesi ise son derece olağandır. Örneğin, açsa, üşüyorsa, korkuyorsa ağlayacaktır. İşte tam da bu noktada bazı bebekler ortama daha çabuk uyum sağlarlar. Yani yeni ortamın beslenme tarzını kolay benimser, sıcaklığına adapte olur, seslere ve görüntülere çabuk alışırlar. Kısaca onlar sessiz, sakin ya da kolay bebeklerdir. Diğer gurupta yer alan bebeklerin anne karnından sonra, yeni bir çevreye uyum sağlamaları ise daha zorlu bir süreçten sonra gerçekleşir. Kendilerine sunulan bakımdan kolay kolay memnun kalmaz ve inatla anne karnını özlerler. Ve bu nedenle huysuzluk yaparlar. Çevredekilerin “Kucağa alıştırma, her ağladığında kollarına alma, şımartma...” yönündeki tavsiyeleri ise bu çerçevede pek de yapıcı değildir. Çünkü bebeğin kucağa alınmak istemesinin nedeni, kucaktayken annesinin karnındaymışçasına onunla tek bir beden olma duygusunu yaşamasıdır. Doğru olan, bu bebeklerin daha fazla ilgiye, şefkate ve bakıma gereksinimleri olduğudur. Böylesi bir durum başlangıçta yorucu gibi görünebilir. Fakat eğer anne babalar bebeklerinin bu davranışlarla kendilerine söylemek istediklerini yeterince doğru okur ve gereken yanıtları verebilirlerse hem kendileri hem de bebekleri çok şey kazanacaktır. Bu bebekler her ne kadar zor, yorucu, huysuz’ diye adlandırılsa da; istedikleri ilgiyi almak için her şeyi yaptıkları düşünülecek olursa gelecekte güçlü, yaratıcı, sosyal bir birey olma olasılıkları oldukça yüksektir... Çünkü, bu bebekler kendileriyle ilgilenen kişilerin yaratıcılıklarının ve sabırlarının her parçasını mutlaka içlerine alacaklardır. Olumsuz huyları ise akıllıca davranıldığında kolayca geride bırakılacaktır. ANNEBEBEK ÜYELERİ NE DİYOR? İçindekiler1 Çok ağlayan bebekler nasıl susturulur?2 Bir bebek ağlarsa ne yapılmalı?3 Ağlama krizine giren bebeğe ne yapmalı?4 Ağlayan bebek 3 saniyede nasıl susturulur?5 Karnı tok altı temiz bebek neden ağlar?6 Bebek neden hiç susmadan ağlar?7 Bebek çok ağlarsa bir şey olur mu?Çok ağlayan bebekler nasıl susturulur?Bebeğin hiç ağlamaması hastalık göstergesi olabilir. Bebekler için ağlamak gülmekten önce gelir. … Anne sütü bebeği sakinleştirir. … Bebeğinizle sert bir ton ve yüksek sesle konuşmayın. … Yatış pozisyonu önemli. … “Kucağa alıştırma” mantığı yanlış … Temiz hava bebeğe iyi 21, 2013Bir bebek ağlarsa ne yapılmalı?Bebeğiniz anne sütü ile besleniyorsa susadığını düşündüğünüz durumlarda ise onu emzirmelisiniz. Uyku ihtiyacı Bebekler uyumak istediklerinde de ağlarlar. Uykuya geçmek istediği zamanlarda bebeğinizin yardımınıza ihtiyacı olabilir. Bu durumda bebeğinize ninni söyleyebilir, sırtını yavaşça krizine giren bebeğe ne yapmalı?Masaj öncesi bebeğin karnına sıcak bir şey konması, kan damarlarını genişletecek ve masajın etkisini güçlendirecektir. Bebeğin banyodan sonra rahatladığı daha önce gözlemlendi ise masaj öncesi bebek banyo yapmalıdır. Eğer sakinleşecekse bebeğe kısa süreli emzik verilmeli, bebek rahatlar rahatlamaz emzik bebek 3 saniyede nasıl susturulur?Doktor Hamilton ilk önce bebeğin sağ kolunu bebeğin göğsüne doğru kıvırıyor. Daha sonra diğer kolunu kıvırıyor ve bir eliyle bebeğin her iki kolunu göğüslerine gelecek şekilde bebeğin boynunun tam altından tutuyor. Ve son olarak bebeğin kalça kısmından hafif sallayarak ağlayan bütün bebekleri tok altı temiz bebek neden ağlar?Eğer bebeğin karnı tok, altı temiz, ateşi normal, ortam ısısı iyi ise, yani ağlamasını gerektirecek bir durum olmadığını düşünüyorsanız nedeni kolik olabilir. Nedensiz ağlamalar genellikle akşamları olur, çünkü bebek günün yorgunluğunu atmaya neden hiç susmadan ağlar?Açlık yeterli süt alamama, büyümenin hızlanması Annenin aldığı ilaçlar, gıdalar, kola, kahve, çay, sigara, bazı yemekler aromatik, baharatlı, gaz yapıcı vb, bazen inek sütü Memede süt fazlalığı Nedensiz ağlama kolikBebek çok ağlarsa bir şey olur mu?Bebeğiniz 20 dakikadan fazla ağlarsa beyni zarar görüyor. İngiliz çocuk bakım uzmanı Penelope Leach'in son kitabı, “Ağlayan bebekleri bir süre haline mi bırakmalı” şeklindeki klasik tartışmaya nokta koydu. Leach'e göre, yapılan son araştırmalar, sürekli ağlayan bebeklerin yeni gelişen beyninde hasar oluşturuyor.

çok ağlayan bebek zeki midir